Ankara, like many Turkish cities, is built on a number of hills, one of them carrying a Kale or fortress. The city is ancient but was of minor importance until Atatürk decided (I recently read it was Inönü who made the proposal) it would be the capital of the Turkish state, instead of Istanbul, because it was in the heart of the country and did not have all the connotations Istanbul had as a pretty Europized city. As a result there are some very old mosques (I will put up pictures of them later), the Kale is old, and most of the rest of the city is from the twenties and thirties of the 20th century, or quite modern. New buildings have been erected every time I go there, and a large modern mosque is quite spectacular. Near the Kale is the important Anatolian Civilizations Museum. In a separate gallery you find the Anit Kabir.

ANKARA

Türkiye’deki pek çok şehir gibi, Ankara da tepeler üstüne kurulmuş; bu tepelerden birinde Ankara Kalesi var. Tarihi bir şehir olmasına rağmen, Atatürk, İstanbul yerine, oranın başkent olmasına karar verene kadar (bu sıralar öneriyi yapanın İnönü olduğunu öğrendim) fazla önem verilen bir kent değildi. Bu kararın nedeni ülkenin merkezinde olması ve bir hayli Avrupalılaşmış bir şehir olan İstanbul için oluşmuş çağrışımlara sahip olmamasıydı. Şehirde birçok eski cami var (onların resimlerini daha sonra ekleyeceğim), kale de eski bir yapı; şehrin geri kalanının büyük bölümü de 1920’ler ve 30’lardan kalma veya çok modern bir yapıda. Oraya her gittiğimde yeni binalar yapılmış oluyor, ayrıca şehirdeki büyük ve modern cami de görülmeye değer. Kalenin yanında son derece önemli olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi var. Ayrı bir galeride Anıtkabir’i görebilirsiniz.

Türkçe çeviri: Melek Emir. Katkılarından dolayı teşekkür ederim.