This is a city that I like a lot. Its centre has a fine market area, and used to contain lots of small industries, that gradually moved to about a mile from the centre. The city is also named Hatay. And don't miss the wonderful Antakya museum. This gallery contains pictures from 1992 and 1996 (analogue), as well as digital ones from later visits. From the Encyclopaedia Brittanica: Antioch was founded in 300 BC by Seleucus I Nicator, a former general of Alexander the Great. The new city soon became the western terminus of the caravan routes over which goods were brought from Persia and elsewhere in Asia to the Mediterranean. Antioch's strategic command of north-south and east-west roads across northwestern Syria greatly contributed to its growth and prosperity in Hellenistic, Roman, and Byzantine times. Antioch was also one of the earliest centres of Christianity; it was there that the followers of Christ were first called Christians, and the city was the headquarters of the missionary St. Paul about AD 47-55. Remarkably few remains of the ancient city are now visible, since most of them lie buried beneath thick alluvial deposits from the Orontes River. Nevertheless, important archaeological discoveries have been made in the locality. Excavations conducted in 1932-39 uncovered a large number of fine mosaic floors from both private houses and public buildings. Dating largely from the Roman imperial period, many of the floors represent copies of famous ancient paintings which otherwise would have been unknown. The mosaics are now exhibited in the local Archaeological Museum.

Antakya, benim çok sevdiğim bir şehir. Şehir merkezinde hoş bir pazar yeri var; ayrıca eskiden pek çok küçük sanayi de buradaymış, ama yavaş yavaş merkezin bir buçuk kilometre kadar dışına taşınmış. Şehrin diğer adı Hatay. Olağanüstü güzellikteki Antakya Müzesi’ni kaçırmayın. Bu galeri, !992 ve 1996’da (analog fotoğraflar), ayrıca 2005’te (dijital fotoğraflar) çektiğim resimleri içeriyor. Onları biraz düzenledim (mesela şehirde yaptığım yürüyüşlere göre). Bazı resimlerin birbirleriyle tezat oluşturmasını engelleyemedim. Daha sonra resimlerin yerlerini biraz değiştireceğim, onların şu anki düzeninden memnun değilim- kim memnun ki? Brittanica Ansiklopedisi’nden: Antakya, Büyük Ýskender’in eski generali Seleucus I. Nicator tarafından, MÖ 300’de kuruldu. Bu yeni şehir, kısa zamanda, İran ve Asya’daki diğer ülkelerden Akdeniz’e getirilen malların taşındığı kervan güzergahlarının batıdaki son durağı haline geldi. Antakya’nın, Suriye’nin kuzeybatısındaki, kuzey-güney ve doğu-batı yolları üzerindeki stratejik konumu, şehrin Helenistik dönemde, Roma ve Bizans yönetiminde gelişimine ve zenginleşmesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Antakya, aynı zamanda Hristiyanlýðýn da ilk merkezlerinden biriydi, İsa’nın takipçileri ilk kez burada Hristiyan olarak adlandırıldılar ve şehir, MS 47 ile 55 arasında misyoner St. Paul’un merkeziydi. Tarihi şehirden geriye kalanlar dikkat çekecek derecede az, bunun sebebi kalıntıların birçoğunun, Asi Nehri’nin kalýn alüvyonlu tortularının altına gömülmüş olmalarıdır. Yine de bölgede önemli arkeolojik keşifler yapıldı. 1932-39 arasında yapılan kazılarda, hem evlere hem de resmi binalara ait iyi durumdaki birçok mozaik döşeme bulundu. Çoğu Roma İmparatorluğu döneminden kalma bu döşemelerin büyük bölümü ünlü tarihi resimlerin kopyalarıydý, böyle olmasaydı ne oldukları anlaşılamazdı. Şimdi bu mozaikler yerel Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

Türkçe çeviri: Melek Emir. Katkılarından dolayı teşekkür ederim.