Bu, Türkiye’yle ilgili bir sitedir. Politik veya tarihsel tartışmaları sileceğim (olayların objektif anlatımı dışında); özellikle, daha önceden yapıldığı gibi, aynı yorum sayfalarca tekrar tekrar yazılırsa. Bunu yaptığım işten fayda sağlamak olarak değerlendireceğim, ve fark eder etmez bu tip yorumları sileceğim. Pek çok ülke gibi, problemlerle uğraşan bir ülkeyi göstermeme izin verin. Sağolun ama kendi tarih kaynaklarımı kendim bulabilirim. Ve insanlara ders vermek istiyorsanız, başka bir yere gidin yada kendi sitenizi kurun, internette birçok yer var.

Yaptığım “zor iş”ten dolayı genelde övgü alıyorum. Bu mesajları yazan insanlara teşekkür etmek istiyorum, zaten keyifle yaptığım bir işe daha fazla motive olmamı sağlıyorlar. Bir e-mail adresi bırakırsanız, size sık sık yanıt yazabilirim, böylece fotoğrafların altındaki “yazışmalardan” kaçınmış oluruz. Çok fazla eski ev resmi yayınladığım için beni eleştiren insanların, benim bir turist acentası veya il meclisi halkla ilişkiler memuru olmadığımı anlamaları gerekir. Eski evleri (fotoğrafta), apartman bloklarından daha çok seviyorum. Bazı şehirlerin galerilerine modern binaların resimlerini de ekledim, ama sizinkinde sadece eski binalar varsa, görülebilecek bir tarihiniz olduğu için sevinin; hiçbir şey tamamıyla modern bir şehirden daha sıkıcı değildir. Ve şunu unutmayın ki, şu an çoğu yurtdışında yaşayan pek çok insan, bu evlerde doğdu ve çocukluklarını bu evlerde geçirdi, ve bu insanlar buraları yeniden görmeyi çok istiyorlar.

Bu sitedeki resimler, Türkiye’ye yaptığım bir çok ziyaretin ürünüdür. Yaptığım açıklamalarda, belli bir yerle ilgili bildiklerimin ve düşündüklerimin doğru bir tablosunu vermeye çalışıyorum. Dini ve etnik (tabi uygun kelime buysa) konulardaki bir çok hassasiyetin farkındayım, ama bunlardan uzak durmak istiyorum. Ben ateistim, ve temel olarak din, beni, hoşuma giden bir çok şeyin oluşmasını sağlayan (önemli) bir kültürel etki olması bakımından ilgilendiriyor. Ama konuyla duygusal olarak ilgilenmiyorum. Geri kalanına gelince, istisnalar dışında, nereye gidersem gideyim, Türkiye’deki insanların, çok canayakın olduklarını gördüm. Sürekli Türkiye’ye gitmemin bir sebebi de onlar. Zaman zaman onları bölen sorunlarla ilgili olarak taraf olmak istemiyorum. Zamanın iyileştirici etkisine çok fazla inanıyorum, bazı sorunlar çözülecek, diğerleri bir süre daha sorun olmaya devam edecek. Ve, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girebileceğini ve girmesi gerektiğini düşünüyorum, tabi eğer istiyorsa.

23 Aralık 2005 tarihli ekleme: TCK’nın “Türklüğe ve cumhuriyete hakaret”le ilgili 301. maddesini endişe verici buluyorum. Bu yasa maddesi Türkiye için bir soruna dönüşebilir.

Türkçe çeviri: Melek Emir. Katkılarından dolayı teşekkür ederim.