Note: there used to be three subjects: Pamukkale, Aphrodisias and Hierapolis. The latter two got galleries of their own.

On Pamukkale (“cotton castle”, probably because cotton is white) the Enc. Britt. has: a resort around which limestone deposits from the hot springs have formed beautiful cascades and basins." I visited it in 1992, so maybe the landscape has changed somewhat. In particular it seems that the hotels higher up the cliffs, from which lukewarm water came cascading down, started using this water for swimming pools and the like, thus disturbing a fragile system. Also the number of tourists walking the cliffs increased considerably, so the white of the cliffs is off-white to say the least. I have been informed these things have been remedied now, 'but haven't seen the results (yet). I stayed at the bottom of the cliffs, if you walked up a road you first past the cliffs, then the hotels, and next you arrived at Hierapolis.

PAMUKKALE

Pamukkale’yle (belki bu adın verilmesinin nedeni pamuğun beyaz olmasıdır) ilgili Britannica Ansiklopedisi şöyle diyor: “etrafında sıcak kaynakların meydana getirdiği kalker depolarının güzel basamak ve havuzlar oluşturduğu bir tatil yöresi”. Ben orayı 1992’de ziyaret etmiştim, bu sürede manzara biraz değışmiş olabilir. Özellikle, travertenlerin yukarısında ılık suyun taşarak geldiğı yerdeki oteller, bu suyu yüzme havuzları vs için kullanmaya başladılar; yani hassas bir sistemi yok ediyorlar. Travertenlerde yürüyen turistlerin sayısı da oldukça arttı, sonuçta travertenlerin beyazı en hafifini söylemek gerekirse artık grileşmiş bir beyaz. Travertenlerin aşağısında kaldım, yolu çıkarsanız, önce travertenleri, sonra otelleri geçip Hierapolis’e varıyorsunuz.
Türkçe çeviri: Melek Emir. Katkılarından dolayı teşekkür ederim.